Kürdistan Bölgesi'nin Tarihçesi
Kürdistan Bölgesi, insan yaşamının ortaya çıktığı yer olarak sayılmaktadır, eski yerleşik medeniyetler ile farklıklık göstermiştir. Bunun en iyi örneklerinden biri de Milattan Önce 60 bin yıl öncesindeki tarihlere dayanan, “Zawya Jama” köyünün yakınında bulunan Shandar mağrasında keşf edilen Neandertal insanına ait iskeletler ve sahip oldukları bir kaç parça eşya gibi bulgular ile ilgili belgelenenlerdir.
Bahsi geçen mağra Milattan Önce 10 binlerce yıla ait bir mağra olup tarım için ilkel alet ve ekipman içermektedir. Aynı şekilde araştırmacılar Çemçemal kazasında “Çermo” köyünde tarımda kullanılan aletler, bunun yanı sıra Milattan Önce 7 bin yıla yakın tarihe ait ev temelleri bulunmuştur. Burada şunu belirtmek lazım; bahsi geçen bu iki köy, insanlık tarihinde yerleşik tarımsal hayata geçmiş ilk köylerden sayılmaktadır.
Kürdistan Bölgesi aynı zamanda uygarlığın doğduğu ilk topraklardır. Tarihten bu yana Kürdistan toprakları üzerinde birçok medeniyet ve değişik otoriteler hüküm sürmüştür. Milattan Önce 3 binlerden itibaren Medlerin ataları olarak sayılan Kasniler, Kardoklar, Gutiler, Haldiler değişik hükümdarlıklar kurmuşlardır. Bunların en popüleri Kürtlerin Med devletidir. Medler ilk defa güçlü bir imparatorluk kurup bölgede egemen olan Asur-Babillileri yenilgiye uğratmayı başarmışlardır. Kürtlerin Medya Devleti dönemine bağlı olan bazı eserleri günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu dönem 700 – 550 Milattan Önceki döneme ait olup, daha sonra Akamenit ve Sasani hükümleri gelmiş olup ardından müslümanlık hakim kılmıştır. Müslimanlık döneminde Kürt olan bir çok prens, Kürdistan hükmünü değişik dönemlerde (müslimanlıktan önce ve sonra) yürütmüştü.
Yakın Tarihte Kürtler
Kürdistan'da hüküm süren güçler defalarca Kürtlerin 'Büyük Kürdistan' topraklarını ve yurtlarını bölmeye ve parçalamaya çalışmıştır. Kürdistan ilk olarak Safavi ve Osmanlı imparatorlukları arasında1514 yıllarında gerçekleştirilen 'Kasr-ı Şirin Antlaşması'yla ikiye bölünmüştür.. Daha sonra Kürdistan'ın parçalanması farklı “Sınır – İdari” bölmeler şeklinde süre gelmişitir. On sekizinci ve on dokuzuncu yüz yıllarında, Kürtlerin keskin bir biçimde bölünmesi yine bu iki imparatorluk arasında olmuştur. Kürdistan'ınparçalanması son kez ise yeni çağda olmuştur, özellikle Sykes – Picot anlaşması ile 1916 yılında Büyük Kürdistan dört parçaya ayrılmıştır. Bu da Kürtlerin parçalanmasına ve bağımsızlıklarını kaybetmelerine sebep olmuştur. Kürt ulusunun dört ayrı ülkede dağıtılması ve haksızlığa, adaletsizliğe uğratılmaları da cabası olmuştur.
Bu sebeplarden dolayı Güney Kürdistan parçası, Irak Kürdistan'ı, 1925 yılında Irak devletine eklenmiş ve onun bir parçası olmuştur. Ancak Kürtler bir birini takip eden sürelerde değişik yerlerde bir çok ayaklanma başlatmış, ellerinden gasp edilen milli ve tarihi haklarını tekrar elde edebilmek için mücadeleye devam etmiştir.Bu dönemin sonunda, daha doğrusu 1958 yılında Irak Cumhuriyeti Anayasası'nda Kürtlerin milli varlıklarının kabulü farz kılınmıştır, dolayısıyla Irak Halkı’nın ikinci bileşeni (ikinci ulusu) olmuştur. Ancak Irak Hükümeti anayasada var olan Kürtlerin haklarını görmezden gelerek 1961 yılında sılahsız halka bir kez daha saldırdı. Bu durum aynı yılda Kürt ayaklanmasının doğumasına neden olmuştur. Ayaklanmaya kurban olarak binlerce insanın kanı döküldükten ve şehit verildikten sonra 1970 yılı Mart ayında Kürt Yönetimi ile Irak Hükümeti arasında bir anlaşma imzalandı. İşte bu anlaşmada Irak devletinin Kürdistan Bölgesi'nde Kürt halkını itibar etmesi ve özerliklerini tanımasını içermişti. Ancak Irak hükümeti 1974 yılında bir kez daha önceden vermiş olduğu sözlerden ve Mart anlaşmasından vaz geçerek, Kürt halkına karşı savaş ilan etti. Bu savaşta, uçaklar ve tanklarının ateşleri ile güvenli Kürt köyleri hedef alındı ve binlerce masum insanın kanı akıtıldı. Cani Irak Rejiminin Kürtlere karşı işlediği suçlar bunlarla da sınırlı kalmadı. İlk ve son hedefi Kürt halkına boyun eğdirmek, güç ve rızk kaynaklarını yok etmek olan barbarca bir hamle ile kuru ve yaşı yakmaya ve kuyuları kurutmaya yönelikti. Bu kapsamda, kendi güçleri ve paralı askerleri ile binlerce Kürt köyü ve kasabasını boşaltıp, on binlerce çaresiz Kürdü zoraki göç ettirirdi. Yaklaşık 4 bin köyden çıkarılan halk toplama kamplarına yerleştirildi. Bunun yanı sıra, terk edilen Kürt bölgelerine binlerce Arap aile yerleştirilerek toprakları ellerinden alındı.
Diğer yandan, Baas rejimi, Ezidi, Şabek ve Feyli Kürtlerin Kürdlüğünü red ederek, Arap vatandaşlar olduklarını iddia edip kendi etnik kökenlerini değiştirmeleye zorladı. Ama buna rağmen Kürtler ayaklanmalarına devam ederek, vatandaşlık değerleri ve ortak yaşamdan çok uzak şovenist işlemlerine baş eğmeyi kabul etmemişlerdir. Bu sebepten dolayı Baas rejimi 5 Nisan 1980 yılında, ilk olarak, Bağdat ve Doğu Bağdat’taki bölgelerde yaşayan, Feyli Kürtlere karşı toplu katliamlar gerçekleştirdi. Bu katliamlar esnasında 5 bin Feyli Kürt öldürüldü, mal varlıklarına el konulup servetlerinin bir çoğu çalınmıştır. Zalim rejimin yaptırımları bununla kısıtlı kalmamış, 31 Temmuz 1983 tarihinde, Barzani aşiretinin erkeklerini katletmek ve ardından cenazelerinin yerlerini de gizlemeyi hedefleyen geniş çaplı bir operasyon başlatmıştır. Barzanilerden 8 erkek zorla alıkonularak katledildi. Baas rejimi bu şekilde Kürdistan'ın bir çok yerinde toplu katliamlar gerçekleştirdi, topladığı suçsuz insanları katletti. Tüm bu vahşice katliamlara rağmen Kürtlerin özgürlük mücadelesi durmadı, insanlık değerlerine saldıran zalimlere boyun eğmedi.
Baas rejimi Kürt özgürlük mücadelesini ve Kürt halkını sindiremediği için her türlü insanlık dışı muameleyi reva gördü. Sivil halka karşı defalarca kimyasal silah kullandı. 19 Şubat 1988 tarihinde Enfal adıyla Kürt halkına karşı bahsedilmesi bile büyük bir acı veren yeni bir insani kıyım harekatı başlattı ve bu harekat 6 Eylül 1988 tarihine kadar sürdü. 6 ayrı aşama şeklinde sürdürülen bu soykırım döneminde amaç Güney Kürdistan'da Kürt varlığını ortadan kaldırmak, tüm değerlerine el koymaktı. İsminin 'Enfal' olarak belirlenmesi de Kürtlerin kanını ve malını kutsal, dini söylemle helal kılmayı amaçlıyordu. Güney Kürdistan'ın tüm kent, ilçe ve köylerini kapsayan bu büyük harekat esnasında 182 bin kişi, sadece Kürt oldukları için tutuklanarak canlı canlı toprağa gömüldü ve katledildi.
Halepçe insanlık tarihinin en çirkin saldırılarından birine maruz kalmış bir kenttir. 19 Mart 1988 tarihinde Halepçe'ye atılan Hardal Gazı yüzünden aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 5 bin kişi zehirlenerek can verdi. Bu saldırıdan sadece insanlar değil, bölgede yaşayan tüm canlılar ve bitkilerde zarar gördü.
Kürdistan Bölgesi halkı 5 Mart 1991 yılında başlattığı ayaklanma ile Güney Kürdistan topraklarının tümünden Baas rejimini çıkararak resmi kurumlara el koydu. Ancak ardından Baas rejimi bazı toprakları tekrardan işgal etti. 2003 yılında Baas rejiminin yıkılması ardından bölgede yeni bir süreç başlamış oldu. Rejimin ardından Irak'ın bir çok bölgesinde bulunan toplu mezarlarda binlerce Kürdün cenazesi çıkarıldı ve Baas rejiminin insanlık suçları bir kez daha deşifre oldu.
Irak'ta Baas rejiminin yıkılması ardından Kürtler yeni Irak'ın inşası ve demokratik bir anayasanın hazırlanmasında için çok önemli bir rol üstlendi. Yeni düzenlemeyle birlikte devletin adı Federal Irak Devleti olarak değiştirildi. Özerk Kürdistan Bölgesi de ''Irak Kürdistan Bölgesi'' olarak adlandırıldı.
Kürdistan Bölgesi şuana kadar bir kaç defa seçimle yönetimini belirlemiş, uygar kurum ve kuruluşlara sahip bir bölgedir. Kürdistan'da ekonomik kalkınma gittikçe gelişmekte. Kürt halkının yanı sıra bölgede değişik etnik ve dini topluluklarda barış içinde yaşamaktadır.
Kürdistan doğla güzelliği ve coğrafyasıyla artık turizmin de gelişim gösterdiği bölge. Bizler de Kürdistan Bölgesi'nin gezilmesi ve görülmesi gereken yerlerini sizlere tanıtmanın çabası içersindeyiz.